International Business Times’tan (IBT) Erin Banco’nun haberine göre, El Kaide bağlantılı örgütlerden Ahrar’uş Şam, Türkiye’nin desteğiyle büyümeye devam ediyor. Ahrar’uş Şam, İdlib’e saldıran “Fetih Ordusu” koalisyonunun Nusra Cephesi ile birlikte en önemli bileşenlerinden.
Haberde, Ahrar’ın liderlerinin çoğunun Suriye yönetimi tarafından yakalanmasına rağmen, Körfez’deki zengin işadamlarının ve Türkiye’nin desteğiyle gücünü artırdığı belirtiliyor.
Banco, ABD’nin Esad’a karşı destek verdiği “ılımlı” muhaliflerin hemen hepsinin dağıldığına ya da daha radikal gruplarla birleştiğine dikkat çekerken, bu durumun Türkiye’nin Suriye’nin kuzeyini kendi vekilleri aracılığıyla ele geçirmesine yol açtığını söyledi.
Haberde, geçtiğimiz hafta Bab el-Hava sınır kapısını “sivil” otoriteye devreden Ahrar’uş Şam’ın, bu vesileyle Türkiye tarafındaki sınır kapısının açılmasına olanak sağlamak istiyor olabileceği vurgulandı.
Ancak IBT’ye konuşan bazı “muhalif” kaynaklar, “sivil” görevlilerin Ahrar’uş Şam tarafından finanse edildiğini iddia etti. Başka bazı kaynaklar ise, sınır kapısının Batı destekli “Suriye Geçici Hükümeti”nin kontrolüne bırakıldığını öne sürdü.
Ortadoğu uzmanları, Bab el-Hava’nın rejiminin “sivil” otoriteye bırakılmasının, Türkiye’nin Batı’ya gönderdiği “kaygılanmayın” mesajı olduğunu belirtiyorlar.
Suriye’deki çatışmalar başlamadan önce kurulan Ahrar’uş Şam’ın kurucusu Halid es-Suri, El Kaide lideri Ayman el-Zevahiri’nin Suriye’deki “kişisel temsilcisi” idi.
İdlib’deki operasyonda ordu tarafından öldürülen Ahrar’uş Şam liderlerinden Ebu Hafs el-Mısri, 1988 yılında Afganistan’da El Kaide’yi kuran 15 kişilik ekibin içinde yer alıyordu.