8 binden fazla Boşnak’ın katledildiği Srebrenista’da 136 cenaze daha toprağa verilecek. Sevdiklerinden geriye sadece birkaç kemik parçası kalan halkın acıları ise dün gibi taze. 11 Temmuz’daki törende oğlunu defnetmeye hazırlanan Fatima Alyiç, “Oğlumun başını babasının ve kardeşinin önünde kesmişlerdi” dedi.

Avrupa’da, İkinci Dünya Savaşı’nın ardından yaşanan en büyük insanlık trajedisi olarak kabul edilen Srebrenitsa’daki soykırımın 20. yılında toprağa verilecek 136 kurbandan biri öldürüldüğünde henüz 17 yaşında olan Cemal Alyiç.

Sırp askerlerin Srebrenitsa’yı ele geçirmesinin ardından şehri terk eden diğer erkeklerle birlikte “Ölüm Yolu” olarak da bilinen orman yoldan Tuzla’ya giden iki oğlunu ve eşini evinin camından izlediğini aktaran Fatima Alyiç, “Herkes kaçıyordu. O günlerde Srebrenitsa’da olanları kelimelerle ifade etmek zor. Potoçari’deki sokaklar sanki insanlardan oluşan bir nehir gibiydi. Erkekler ailelerinden ayrılıyordu. Onlardan ayrılırken sadece Cemal’e sarılma imkanım oldu. Hiç kimse hiçbir şey konuşmuyordu. Onları bir daha göremedim. Kravitsa’da öldürüldüler. Cemal de diğer oğlum Şeval da bekardı. Bana onları hatırlatacak torunum bile yok” ifadesini kullandı.

Srebrenitsa’daki soykırımdan kaçanların orman yolundan Tuzla şehrine ulaşmak için kullandığı ve halk arasında “ölüm yolu” olarak da bilinen güzergahta geleneksel olarak düzenlenen “Barış Yürüyüşü” (Marş Mira) binlerce kişinin katılımıyla Nezuk kasabasından başladı.

SREBRENİTSA SOYKIRIMI

1995’in Temmuz ayında Srebrenitsa’da Sırplar tarafından 2. Dünya Savaşı’ndan sonra Avrupa’da yaşanan en büyük soykırım gerçekleştirildi. Sırp kuvvetleri Srebrenitsa’da beş gün içinde 8.372 Boşnak’ı öldürdü, yüzlerce kadına ve küçük yaştaki kız çocuğuna tecavüz etti.

Bir gün içerisinde 20.000’in üzerinde mülteci Srebrenitsa’dan zorla çıkarıldı.

1992-95 yılları arasında sistematik olarak yürütülen büyük çaplı bir etnik temizliğe maruz kalan Bosna’nın doğu yakasında, tüm dünyanın gözleri önünde, Sırp kuvvetleri Boşnaklara karşı her türlü savaş suçunu işledi.

Sırp saldırılarından kaçan binlerce Boşnak, BM tarafından “güvenli bölge” ilan edilen ve 400 Hollandalı barış gücü askeri tarafından korunan Srebrenitsa’ya sığındı.

Sığınmacılardan yaklaşık 25.000’i, barış gücü askerlerince Srebrenitsa’ya birkaç kilometre mesafedeki Potaçari’de bulunan bir akü fabrikasına yerleştirildi. Fabrikadaki savunmasız binlerce Boşnak, Hollandalı askerlerce 11 Temmuz 1995’te Ratko Miladiç, nam-ı diğer “Sırp Kasabı”, komutasındaki Sırp askerlerine teslim edildi.

Askerler 12 yaş üstü tüm erkekleri bir yana, kadınları da diğer yana ayırdılar. Kadınlara tecavüz edildi, erkekler ise kamyon ve otobüslere doldurularak ölüme götürüldü.

Srebrenitsa’daki kıyımdan Tuzla’ya kaçmaya çalışan 12.000’i aşkın Boşnak, dağlık güzergâh üzerinde pusu kuran keskin nişancı Sırp askerleri tarafından âdeta tek tek avlandı.

Dağlardaki bu zorlu kaçış yolundan yaklaşık 3.000 kişi sağ olarak Tuzla’ya ulaşabildi. Srebrenitsa’dan Tuzla’ya uzanan yolda 10 gün içerisinde 10.000’den fazla kişi katledildi. Srebrenitsa’da yaşanan bu katliam Avrupa’da hukuksal olarak belgelenen ilk soykırım olarak tarihe geçti.

BOSNA SAVAŞI’NIN KARA BİLANÇOSU

Bosna’da üç buçuk yıl devam eden savaşta 312.000 kişi hayatını kaybetti, 2 milyon kişi evini terk etmek zorunda kaldı. 27.734 kişi resmî kayıtlara kayıp olarak geçti. Toplu Mezarları Araştırma Enstitüsü’nün 18 yıldır sürdürdüğü çalışmalarda 20.000 kayıbın cesedine ulaşıldı, bunlardan yaklaşık 18.000’inin kimliği belirlendi. Toplu mezarlarda bulunan cesetlerin çoğu parçalandığı ve yakıldığı için kimlik tespit çalışmaları zorlukla sürdürülüyor.

Bosna-Hersek Kayıpları Arama Enstitüsü verilerine göre, 1995 yılından bu yana ülke genelinde 500’den fazla toplu, 5.000’in üzerinde müstakil mezar bulundu. Kimlikleri tespit edilen kurbanlar, her yıl 11 Temmuz günü düzenlenen törenle toprağa Srebrenitsa’da toprağa veriliyor.