Şehit yakınlarıyla hukukçular, işgalcinin teslim ettiği naaşların derhal defnedilmesini şart koşmasının bu iddiaları desteklediğini savunuyor.
Filistinli ailelerden bazıları bu şartı kabul etmezken bazıları da şehitleri teslim alıp, otopsi yapılmadan defnetmeyi kabul ediyor.
Birçok şehit ailesi, kendilerine yakışır bir törenle şehitlerini gömmek istediklerini belirterek, işgalcinin şartlarını kabul etmiyor ve dolayısıyla naaşları da kabul etmiyor.
Diğer taraftan Nablus’ta faaliyet gösteren Kudüs Hukuki Destek Merkezi Müdürü Sahir Sarsur, aksi ispatlanmadıkça işgal rejiminin yargısız infazlarda bulunduğu şehitlerin organlarını çaldığını savunduklarını söyledi.
Konuyla ilgili açıklama yapan Sarsur, “İşgal rejiminin kaçırıp elinde tuttuğu şehit naaşlarına müdahale edip organları çaldığı konusunda kanıtlar var. Bu konuda sicili bozuk. Dolayısıyla tarafsız üçüncü bir kurumun şehit naaşları üzerinde otopsi yapması gerekiyor. Ancak bu şekilde sıfır noktada vurulup kaçırılan şehitlere ait organların çalınmadığına inanabiliriz” dedi.
Sarsur daha sonra şu çarpıcı bilgiyi paylaştı: “İşgal rejimi teslim ettiği şehitlerin aynı gece defnedilmelerini şart koşuyor. Bu durumda otopsi yapmak mümkün değil. Çünkü şehid naaşları işgal rejiminde eksi seksen derecede donduruluyor. Çözülmesi için iki üç gün beklemek gerekiyor ki otopsi yapılabilsin. İşgalcinin bu şartta ısrar etmesi onun şehitlerin organlarını çaldığıyla ilgili şüpheleri güçlendiriyor. Ailelerin psikolojilerini bilen işgalci naaşları askeri barikatlarda teslim edip anlamadıkları belgeleri de imzalatıyor. Buna uymayan aileler şayet otopsi yaparlarsa 15 bin Amerikan doları, geç defnederlerse de 5 bin Amerikan doları vermeye mecbur bırakılıyor.”
Siyonist işgal rejimi hâlâ 315 şehidin naaşını elinde bulunduruyor. Bunlardan 265’i 2015’den önce şehit olanlar, 50’si ise Kudüs İntifadası’nda şehit olanlar.