İsrail’in eski savunma bakanı ve Washington Enstitüsü’nde Yakın Doğu Politikası uzmanı Emekli General Michael Herzog, Wall Street Journal’a verdiği röportajda “Nusra, El Kaide’nin eşsiz bir versiyonu” dedi. Herzog, El-Nusra için; “İslamcı veya cihatçı olmayan örgütleri tek koalisyona yöneltiyor, işbirliğine gidebiliyorlar. Tamamen Suriye’deki savaşa odaklanmışlar ve bize odaklanmış değiller. Ama Hizbullah, İran ve diğerlerinin güneyden müdahaleleri onları bize daha çok odaklıyor” dedi.
Suriye Muhalifleri İsrail İçin Tehlike Değil, Asıl Tehlike İran ve Hizbullah
İsrail’in askeri istihbarat eski başkanı Amos Yadlin, Golan ile ilgili Wall Street Journal’a verdiği demeçte; “Sınırın üçte ikisinin yüzde doksanını kontrol eden Sünni unsurlar İsrail’e karşı saldıran değil. Gerçek düşmanın kim olduğunu anlamak için bunu düşünmemiz gerek. Düşman-belki de- İsrail değil” dedi. Yadlin sözlerine “Radikal İslamcılara karşın Hizbullah ve İran’ın İsrail’e karşı en büyük tehdit olduğuna dair hiçbir şüphe yok” diye devam etti.
Birden fazla raporda İsrail’in İslamcı militanlara tedavi görmeleri için yardım ettiği ifade edilmesine rağmen, İsrailli yetkililer raporları reddediyor ve İsrail’in çatışmalarda böyle bir rolünün olmadığını iddia ediyorlar.
Suriye Devlet Başkanı Beşar Esad’ın Foreign Affairs dergisine verdiği röportajda “Suriye’de bir şaka var: ‘Nasıl El-Kaide’nin bir hava gücüne sahip olmadığını söyleyebiliriz? İsrail hava kuvvetleri var! Onlar isyancılar destekliyorlar” dediği kaydedildi.
İsrail İle Muhaliflerin İşbirliğinin İlk Kanıtı Kunaytra
Suriye Ordusu Orgenerali Rami el-Hasan Al Monitor’e verdiği röportajda İsrail ordusu ve Nusra arasındaki işbirliğinin ilk örneğinin Kuneytra’da gerçekleştiğini, sınır kapısını birlikte ele geçirdiklerini kaydetti. İsrail’in Suriye hava kuvvetlerinin herhangi bir saldırı girişimini engelleyerek müdahaleleri engellediğini aynı zamanda Suriye ordusuna karşı gerekli ekipmanı ve silahı El-Nusra’ya dağıttığını ifade etti.
İsrail, sınırlarına gelenlerden yalnızca Suriye’de tedavi göremeyen ve tıbbi yardım isteyen sivilleri tedavi ettiğini iddia etse deHaaretz’in elde ettiği raporlara göre İsrail Savunma Kuvvetleri (IDF) ve silahlı İslamcı savaşçılar arasında doğrudan temas söz konusu.
Haaretz, 3 Aralık 2013’den bir rapora göre, 15 Eylül’de yaralı ve silahlı bir teröriste sivil bir ambulans tahsis edildiğini ve IDF araçları tarafından refakat edildiğini ifade etti. Bunun yanı sıra 9-19 Kasım tarihlerinde UNDOF’un (İsrail-Suriye sınırındaki BM barış gücü) “en az 10 yaralı kişinin IDF ateşkes hattı üzerinde Bravo tarafından, silahlı teröristlerce geçiş yaptırıldığını gözlemledik” raporuna yer verildi.
İsrail’in sağlık bakanlığına göre, bugüne kadar yaklaşık 1000 Suriyeli İsrail hastanelerinde tedavi edildi. Yaralıların çoğu sivil olmak üzere, bazı “laik” ÖSO grubunun üyeleri. Doktorlar yaralıların durumlarının ciddi olduğunu susuz, bilinçsiz veya enfekte yaralarla geldiklerini kaydediyor.
Wall Street Journal’a konuşan doktorlar “Biz herhangi bir tarama yapmıyoruz… Yaralıların tedavileri tamamlandığında, geri sınıra götürülüyor ve onlara kim oldukları sorulmuyor” dedi. Kaynaklar, Safed kasabasındaki Ziv Hastanesi’nde tutulan İslamcı militanların ziyaret edilmesine izin verilmediğini ve zaman zaman da yataklarına kelepçeli halde tutulduklarını bildiriyor.