Lübnan Hizbullah Hareketi Genel Sekreteri Seyyid Hasan Nasrullah önceki akşam General Kasım Süleymani’nin şehadet yıldönümü bağlamında yaptığı konuşmada bir kaç önemli eksen konuya değindi.
Seyyid Hasan Nasrullah’ın geçen günkü konuşmasında göze çarpan eksen hususlardan bir de, İran İslam Cumhuriyeti’nin bölgesel ortaklarını desteklemesine vurgusuydu.
Esasında büyük güçlerin belli başlı özelliklerinden biri de bölgesel ortaklara sahip olmalarıdır. Bu ortaklar ise destek aldığı ülkelerin çıkarlarını ve güvenliğini savunabilirler.
Kuşkusuz İran İslam Cumhuriyeti Batı Asya bölgesinde büyük bir güçtür. Bu etkin güç ortaklarının çıkarlarını ve güvenliğini her halükarda göz önünde bulundurmaktadır.
Başka bir ifade ile İran İslam Cumhuriyeti ve bölgesel ortakları karşılıklı ilişkileri güçlü bir şekilde sürmektedir.
Bu doğrultuda Seyyid Hasan Nasrullah geçen akşam konuşmasında şöyle bir açıklamada bulundu:” İran İslam Cumhuriyeti Siyonist Rejim İsrail’in Lübnan’a karşı savaşı sırasında Saddam’ın İran’a dayattığı savaşa rağmen, Direnişi ve Lübnan’ı unutmadı ve Suriye savaşında da bu ülke halkı ve devletini destekledi. “
Lübnan Hizbullah Hareketi genel sekreterinin konuşmalarının bir başka önemli ekseni de, direniş ekseninin komutanlarının şehit düşmesi ve suikaste uğraması ile hareketine devam edeceğine yaptığı vurgu idi.
Gerçekte şehadet ve şehit düşmek zaten direniş eksenin önemli değerlerden biridir. Direniş komutanları ölümden korkmuyorlar tam tersi tam istek ile Allah yolunda ve İslam yolunda şehadete kucak açarlar. Şehadetin önemli işleyişi de direniş eksenini güçlenmeye yöneltmesidir.
Lübnan Hizbullah Hareketi lideri Seyyid Hasan Nasrullah bu hususta direniş ekseninin direniş komutanlarının şehadeti olaylarını geride bıraktığını belirterek şöyle bir vurguda bulundu:” Direniş Ekseni, bir komutanı kaybettiğinde daha güçlü, daha ciddi ve uyanık oluyor. “
Seyyid Hasan Nasrullah’ın açıklamaları Şehit Süleymani’nin hayatta olan General Süleymani’den daha tehlikeli olduğunu göstermektedir.Ancak Amerika, Siyonist Rejim İsrail ve kimi Arap ülkelerin bunu anlayamadığı görülüyor.
Onlar direniş ekseni komutanlarını şehit düşürme yönünde stratejik hatalar yaparak bunu gösterdiler. Seyyid Hasan Nasrullah’ın tabiri ile Amerikalılar General Kasım Süleymani şehadeti ile direniş ekseni kolları arasındaki bağları keseceğini düşünüyorlardı.
Ancak bu durum gerçekleşmedi. Şehit Kasım Süleymani ve Ebu Mehdi Mühendis’in şehadetinin önemli sonuçlarından biri de, Amerikan güçlerinin bölgeden atılması idi.
Şehit Kasım Süleymani ve Ebu Mehdi Mühendis’in suikastle şehit düşürülmesinin ardından Amerikalıların bölgeden atılması son dönemde direniş ekseni ve bölge milletlerinin eksen talepleri arasına yerleştirildi.
Bu yüzden Seyyid Hasan Nasrullah da geçen akşam konuşmalarında şöyle bir açıklamada bulundu:” Direniş Ekseni komutanlarının şehadeti olmasaydı, Amerikan güçlerinin bölgeden atılması da bölge milletlerinin şiarına dönüşmezdi. “
Lübnan Hizbullah Hareketi Genel Sekreteri’nin dün akşam yaptığı konuşmadaki dördüncü önemli nokta ise, ABD’nin direniş karşısında aşağılanmasına bir tür atıftı.
Amerika Birleşik Devletleri ve müttefikleri, Direniş Ekseni ile doğrudan çatışmaya yol açmayan vekalet savaşları, hedeflerine ulaşmayan suikast, yaptırımlar ve kendileri için hazırladıkları terör listelerine direniş ekseni gruplarını girerek tepki göstermeye çalıştı.
Anca son girişim çerçevesinde gerçekleştirilen suikast, daha güçlü direnişe yol açtı çünkü direniş, şehadeti savunanların dini inançlarından kaynaklanırdı. Yaptırımlar ve terör listesine almalar da ABD’yi aşağıladı.
Çünkü büyük güçler bile Amerika’nın yaptırım stratejisine uymadı ve yaptırımlar listesi yalnızca ABD’nin baskısı altındaki birkaç küçük ülkeyle uygulanmaya çalışıldı. Nasrullah, “Amerika Birleşik Devletleri artık nadiren isimlerini duyduğunuz ülkeleri Hizbullah’ı terör listesine eklemeye çağırıyor” dedi.
Nihayet, direnişin Amerika emperyalizmi, Arap ülkeler ve Siyonist Rejim uzlaşmasına karşı gelmesinin ,General Kasım Süleymani ve Ebu Mehdi Mühendis’in şehit olmasının ardından yeni bir aşamaya ayak bastığı söylenebilir. Seyyid Hasan Nasrullah’ın konuşmasının özü de bu yönde idi. Terör ve panik havası, direnişi durduramayacak, aksine azmini daha da artıracaktır.