Hizbullah Hareketi Genel Sekreteri Seyyid Hasan Nasrallah yaptığı konuşmada, 15 Şaban’a ve bölge ve Lübnan’daki gelişmelere değindi.

Seyyid Hasan Nasrallah konuşmasının başında, özellikle 15 Şaban olmak üzere Müslümanların Şaban ayını kutladı ve doktorlara, hemşirelere ve hastane çalışanlarına koronavirüs salgını ile mücadeledeki çabalarından dolayı teşekkür etti.

Nasrallah aynı zamanda, Şehit Muhammed Bakır Sadr ve kız kardeşinin Saddam tarafından şehit edilmesinin yıl dönümü münasebetiyle başsağlığı diledi ve şehit Muhammed Bakır Sadr’ın İslami bir filozof, düşünür ve dini bir merciiyyet olduğunu söyledi.

Seyyid Hasan Nasrallah konuşmasında şu ifadelerde bulundu:

‘Şehit Sadr, İran inkılabı zafere ulaştığında, İmam Humeyni’nin (ra) peygamberlerin aradığı şeyi gerçekleştirdiğini buyurdu. Şehit Muhammed Bakır Sadr, ihlas ve alçakgönüllülüğün bir örneğiydi ve İmam Humeyni’yi (ra) ve İslam Cumhuriyeti ve İnkılabını tamamen onaylıyordu ve destekliyordu. Şehit Muhammed Bakır Sadr her zaman İmam Humeyni’nin (ra) rehberliğine ve onun emir ve tavsiyelerine uymaya davet ediyordu.’

Hizbullah Genel Sekreteri Şehit Sadr’dan “Nasıl İmam Humeyni İslam’da eridiyse siz de İmam Humeyni’de eriyiniz” cümlesini naklederek, bu yolun devam edeceğini açıkladı.

Seyyid Hasan Nasrallah konuşmasının devamında şunları söyledi:

‘15 Şaban büyük bir gecedir ve Allah nezdinde önemli bir yere sahiptir. İmam Sadık (as) bu gecenin fazileti hakkında şöyle buyurmuştur:

‘15 Şaban, Kadir Gecesi’nden sonra en üstün gecedir ve bu gecede Allah’u Teala kullarının günahlarını bağışlamaktadır.’ Müminler bu gecenin, namaz, Kur’an tilaveti ve günahlara tövbe etmek gibi özel amellerini yerine getirmelidir. Sağlık ve esenlik büyük bir nimettir ve birçok mümin ve insan bundan gaflet etmekte ve bu nimeti kaybettiğinde ise hasret çekmektedir. İnsanlar hayatlarını neden bir “hiç” için harcadıklarına pişman olmaktadır. Peygamber’den (s.a.v) ve İmamlar’dan (a.s) nakledilen hadislere göre, İmam Zaman (af) zuhuruyla, zulüm ve sitemle dolan dünyayı adalet, barış ve muhabbetle dolduracaktır. Bir kurtarıcının varlığına olan inanç sadece Müslümanlar ve Şiilerle sınırlı değildir ve Hıristiyanlar da Meryem oğlu İsa Mesih’in döneceğine inanırlar.   İmam Zaman’ın (af) veladeti, Allah’ın vaadinin gerçekleşmesi için geri sayımdır ve kurtarıcıya olan inanç, semavi kitaplarda ve dinlerde yer almaktadır ve birçok Yahudi haham onun zuhurunu beklemektedir.’

Seyyid Hasan Nasrallah, İmam’ın zuhurunun nasıl olacağı hakkında tarih kitaplarında yer alan rivayetlere değinerek şunları söyledi:

‘Medine’de bulunan Beni Kurayza ve Beni Nadir Yahudileri, vaad edilen Mehdi’nin  bu topraklardan zuhur edeceğini biliyorlardı.’

Hizbullah Genel Sekreteri konuşmasının devamında Siyonistlerin vaad edilen Mehdi’nin (af) zuhurundan korktuğuna değinerek şu ifadelerde bulundu:

‘Şu an Filistin’de işgalci bir rejim bulunuyor ve onlar siyasi varlıklarını koruma konusunda endişeliler ve bu rejimin seksen yıldan fazla hayatta kalamayacağından endişe duyuyorlar.’

Seyyid Hasan Nasrallah, Peygamber Efendimize (s.a.v) atfedilen şüpheli ve çarpık rivayetlerin aktarılması konusunda uyardı ve bu tür rivayetlerin araştırma yapılmadan sosyal medyada yayınlanmaması gerektiğini söyledi ve şu açıklamalarda bulundu:

‘Siyasi güdülerle ve siyasi şahsiyetlerin lehine rivayetlerin uydurulması İslami dönemlerde, özellikle Emeviler döneminde yaygındır. Kehanetlerle ilgili rivayetler ve İsrail rivayetleri (âlimlerden ve Yahudi kitaplarından rivayet edilen hadisler) sahte rivayetler arasında yer almaktadır.   İnsanın batıl inançlara inanması çok tehlikelidir ve bundan daha tehlikeli olan da hurafelerden pratik sonuçlar çıkarılmasıdır.’