Oturumda Kafkas araştırmacısı Mehdi Nalbandi bölgenin tarihsel geçmişinden bahsederek şunları söyledi:
“Karabağ’ın önemi anlamak için, 20. yüzyılın başlarına bakmamız gerekir. Rus Çarlığı İmparatorluğu’nun yıkılmasından sonra, bu bölgede küçük cumhuriyetler kuruldu. Karabağ bu dönemde de yine önemli bir konuydu.
İslam Cumhuriyeti esasına dayalı, İran İslam Cumhuriyeti’nin resmi tutumu ve söylemi, işgali reddederek, Karabağ’ın Azerbaycan’a ait olduğu yönündedir. İran’da siyasetçiler ve aydınlar da bu görüştedir. Bu bağlamda, Ermenistan ve Azerbaycan savaşında, Azerbaycan’a sağlanan maddi, askeri ve danışmanlık yardımının çoğu İran tarafından yapılmıştır.
Bugün İran İslam Cumhuriyeti’nin asaletini suiistimal edenlerin ve İran’ı Ermenistan’a silah yardımı yapmakla suçlayanların elinde bu konuya delil olacak bir belge bulunmamaktadır. Ermenilerin silahlandırıldığına ve bu silahların İran’dan getirildiğine dair bir kanıt bulunmamış ve bu konuda herhangi bir yazılı metin ve belge bile sunulmamıştır.
Ermenistan ve Azerbaycan savaşından kimler faydalandı? Bu savaştan asıl yararlanan, Rusya, NATO ve İsrail gibi bölgedeki dış güçlerdir. Bu savaş CIA ve NATO’nun müdahalesiyle İran ve Kafkas ülkelerine baskı uygulamak için kullanılmıştır. Hakikatte bu savaşın asıl kazananı Dünya emperyalizmidir.
Minsk Grubu hiçbir zaman Karabağ’ın işgal pençesinden kurtarılıp, Karabağ’ın özgürlüğü için oy veremeyecektir.Rusya ve Amerika’nın Karabağ’ın paylaştırılması ve bu bölgeye bir yöneticinin seçilmesi konusunda anlaşma sağlayamayacağı Azerbaycan’daki politikacılar için açık bir konudur. Bu yüzden bu gruba bel bağlamamalılardır.
Biz Karabağ’ı Müslümanların hakkı ve Azerbaycan’ın toprak bütünlüğü içerisinde olduğu inancındayız. Karabağ’ın geleceğini belirleyecek olan Azerbaycan halkının iradesidir.”