Son günlerde Lübnan onlarca kişinin yararlanmasına sebep olan bazı gösteri ve huzursuzluklara sahne oluyor. Seyit Hasan Nasrullah ise bu olayıların ülkenin içindeki akımlarca sahnelenen Amerikan komplosu olduğunu belirtti.
Amerika’nın komplosu birkaç alanda gerçekleşiyor.
Birinci konu, Lübnan milli para birimi Lira’nın değer kaybetmesi nedeni ile ülkede gösterilerin yapılmasıdır. Seyit Hasan Nasrullah’a göre, doların yükselmesi ve milli para birimin değer kaybetmesinde Amerika baş rolü oynuyor.
Lübnan genel sekreteri, “Amerika’nın Lübnan’a dolar girmesini engellediğini ve merkez bankasına dolar toplayarak Suriye’ye gönderdiği bahanesi ile baskı uyguladığını” söyledi.
Bu konu Amerika desteğinde olan 14 Mart akımına bağlı, Lübnan merkez bankası başkanı Riyad Selame tarafından Nisan ayında gündeme geldi.
Lübnan Hizbullah hareketi genel sekreteri de dünkü konuşmasında dolaylı olarak Riyad Selame’yi döviz kargaşasının müsebbibi olduğunu belirterek, Lübnan döviz piyasasındaki son yükselmelerin Amerika’nın Lübnan’a karşı yeni komplosu olduğunu belirtti. Seyit Hasan Nasrullah, “Lübnan merkez bankası başkanı Riyad Selame’den paraların nereye ve nasıl gittiğini sormak gerekir” dedi.
Dolar konusunu, “Lübnan’ı çöküşe sürükleme komplosu” olarak değerlendiren Nasrullah, “Bizler, yurt dışından dolar getiriyoruz, içerideki doları toplamıyoruz.” dedi.
İkinci konu ise, Amerika’nın Beyrut büyükelçisinin Lübnan’daki son olaylarda ve itirazlarda önemli rol oynaması ve atılan sloganların ise daha çok etkin sloganlar ve Hizbullah karşıtı sloganlara doğru yönelmeleridir.
Buna göre Lübnan’da atılan sloganlarda Hizbullah’ın silahsızlandırılması istendi. Aslında bu slogan ve hedeff, Asrın Anlaşması’nın yazılmayan bölümüdür zira bu ırkçı planda Filistin direniş grupların silahsızlandırılmasına vurgu yapılmıştır.
Fakat nihai hedef ise Filistinli grupların silahsızlanması ile son bulmuyor, aralarında Lübnan Hizbullah’ın da bulunan batı Asya’daki tüm direniş grupların silahsızlandırılması hedefleniyor.
ABD’nin, Lübnanlıları “silah veya açlıkla öldürme” seçenekleri arasında tercih yapmaya zorladığını belirten seyit Hasan Nasrullah, “Bizler de diyoruz ki: Silahımıza sahip çıkacağız, aç kalmayacağız ve sizleri öldüren biz olacağız.” diye konuştu.
Bu konu Lübnan’da yaşanan gösterilerin siyonist rejim çıkarları ile örtüştüğünü gösteriyor ve kargaşalara destek veren iç akımlar ise pratikte Amerika sahasında ve siyonist rejim çıkarları doğrultusunda adım atıyorlar.
Lübnan Hizbullah hareketi genel sekreteri seyit Hasan Nasrullah bu bağlamda şöyle dedi: “Lübnan direniş çevresi için direniş silahı, stratejik kültür ve inancın bir bölümüdür ve bazılarının gündeme taşıdığından çok daha köklüdür.”
Üçüncü konu ise, Lübnanlı göstericilerin Hizbullah hareketine karşı söylenti yaymaya çalışmasıdır. Lübnan Hizbullah hareketi genel sekreterine göre bu söylentiler de Amerika’nın Beyrut elçiliği tarafından planlanıyor.
Bu söylentilerden biri ise Hizbullah hareketinin Hassan Diyab kabinesinin istifasını istemesidir. Lübnan genel sekreteri seyit Hasan Nasrullah ise bu konuya işaret ederek, “onların daha önce bu kabinenin Hizbullah kabinesi olduğunu söyledikleri” konusuna değinip, Hassan Diyab başbakanlığındaki hükümeti kast ederek şöyle bir vurguda bulundu: Lübnan maslahatı, bu devletin devam etmesinde ve yapabildiği kadar olumlu değişiklikler için çalışmalıdır.”