Müslüman halkları Suriye Savaşında Emperyalist-Siyonist cepheye çekmek için gerek mezhep gerek de ırk argümanlarını kullanan devletler-organlar-cemaatler-gruplar Bayırbucak Türkmenleri üzerinden de aynı yalan propagandasını yapmaktan geri durmadı.
Ancak bu yalan başlamadan çürüme eğilimindeydi çünkü bu argümanı kullanarak sözde Türk ırkı üzerinden siyaset yapanların daha dün gibi aklımızda olan Ermeni işgali-katliamı altındaki Karabağ meselesinde Azerbaycan’ın yanında olmadığını Elçibey’in videolu demeçlerinde görmüştük. Aynı şekilde Uygur Türkleri üzerinde Çin rejiminin baskıları da bu destekçi tayfayı harekete geçirmedi ve Bayırbucak gibi buralara “mücahid-silah” göndermedi.
Daha da yakına gelinirse Irak Türkmenleri üzerinde daha adi bir oyun oynandı ki Türkiye sınırına kadar gelen Türkmenler, Yezidiler ve Kürtlere karşı gösterilen hoşgörüden faydalanamadı ve pasaport bahanesi ile geri çevrildi. Devam eden süreçte bu “Türkmenci-Türkcü!” cephe IŞID’in kimyasal silah bile kullanarak katliamlar yaptığı Irak Türkmen bölgelerinden olan Tuzhurmatu Müslümanlarına da bir desteği olmadı hatta bu zulümleri gündeme alma nezaketinde bile bulunmadı.
İşte bunlar gibi daha bir çok olay zaten bu sloganların Amerika-İsrail tarafından piyasaya sürüldüğünü ve Müslüman Halkları ırkçılık-mezhepçilik üzerinden birbirinden koparmada kullanıldığı gün gibi ortaya koydu.
Son olarak da ortaya çıkan bu fotoğraf kirli ittifakları ortaya çıkaran köşe taşlarından biri oldu. Arkada kurulu olan Kızılay Çadırı ve fotoda dalgalanan Türkiye ve IŞID-KAİDE bayrakları çok net bir gerçek aslında…