İşgal rejimiyle ilişkileri normalleştirme treni Fas’tan kırk yıl önce hareket etmiş. Bahreyn ve Birleşik Arap Emirlikleri’nden ise iki asır önce. Şu anda doğuda Endonezya’ya batıda ise Nijerya’ya doğru yol alıyor. Siyonist medyanın sızdırmalarına bakılırsa Trump Beyaz Saray’dan ayrılmadan acilen Umman belki de Katar binecek. Bu trenin Biden’ın Beyaz Saray’a girişiyle duracağını da hiç sanmıyorum.
Arap liderleriyle Siyonist işgal rejimi liderlerinin ilişkileri normalleştirme treni Netanyahu ve Trump döneminde yola koyulmadı. Tren uzun yıllardan beri hareket hareket halinde.
Filistin davasını aleni bir şekilde yaralayan son haberlere göre, yöneticilerinden bazılarının Kudüs Komitesi’ne başkanlık bile ettiği Fas Krallığı, ABD Başkanı Trump, Beyaz Saray’ı terk etmeden işgal rejimiyle ilişkileri normalleştirdiğini ilan etti.
İsrail işgal rejimi medyası, duyurulan ilişkinin çok daha eski zamanlara uzandığını yazdı. Gazeteler, Ehud Barak’ın yıllar önce Fas’a yaptığı ziyarette bir araya geldiği dönemin kralıyla çekilmiş bir fotoğrafını yayınladı.
Kralın yanında o zaman on beş yaşlarında olan ve ülkenin şu andaki kralı Muhammed’in de hazır olduğu görülüyor. Başkaları gibi biz de Kralın sarayında Fas Yahudilerinin değişik konum ve makamlarda olduklarını biliyoruz.
Fas’taki Yahudiler, işgal rejimine istedikleri zaman gelip gidiyorlar. Şimdiye kadar gizli kalan ilişkiler bugün artık gün yüzüne çıkarıldı ve resmi olarak ilan edildi.
İşgal medyası Gabi Aşkenazi’nin yirmi yıldan beri Bahreyn ve Birleşik Arap Emirlikleri’nde çalışan, ilişkilerin normalleştirilmesine ve anlaşmaların yapılamasına katkı sağlayan yirmi diplomatı onurlandırdığını yazdı.
Haberlere sansür uygulayan hükümet, bu konudaki haberi yayınlanmasına izin verirken, güvenlik nedeniyle onere edilen kişilerin isimlerinin açıklanmasına izin vermedi.
Geçmiş elli yıllık süreçte biz bu ülkelerle ve o Arap liderleriyle birlikte gürleyen okyanustan devrimci körfeze kadar “tek ümmet”, “tek devrim” sloganları atardık. Fakat bugün Filistinlilere göründü ki aslında okyanusta ve körfezde ne devrim var ne de gök gürültüsü.
Herkes Filistin davasıyla ekmeğini yiyor. Bizlerse Filistin’de düş ve hayaller yaşıyorduk. Arapların Filistin’i özgürleştireceğini, Kudüs’ü geri alacaklarını ve mültecileri de geri getireceklerini sanıyorduk.
İşgal rejimiyle ilişkileri normalleştirme treni Fas’tan kırk yıl önce hareket etmiş. Bahreyn ve Birleşik Arap Emirlikleri’nden ise iki asır önce. Şu anda doğuda Endonezya’ya batıda ise Nijerya’ya doğru yol alıyor.
Siyonist medyanın sızdırmalarına bakılırsa Trump Beyaz Saray’dan ayrılmadan acilen Umman belki de Katar binecek. Bu trenin Biden’ın Beyaz Saray’a girişiyle duracağını da hiç sanmıyorum.
Başka büyük Arap ve İslam ülkelerinin de trene binmelerini uzak görmüyorum. Mesele an meselesidir.
Peki, Filistin davasına ne oldu? Evet, Filistin davası Arapların en büyük ve uzun ihanetine uğradı.
Filistin davası yıllardır Arap liderlerinin görünüşte Filistin’i özgürleştirme, mültecilerin geri dönmesi ve Filistin halkının hak ve hukukunun geri alınması için gayretlerini gördü.
Bunu dillendiren liderler bir taraftan bunu söylerken ve bir şeyler yapıyor gibi görünürken, diğer taraftan işgal rejimi liderleriyle gizliden görüşmüş, birlikte büyüme ve gelişme konusunda uzlaşmış ve sıcak ilişkiler, samimi dostuklar geliştirmişler.
Nihayet ilişkileri normalleştirme treninin harekete geçip Arap duraklarına uğradığının ilan edilmesiyle bu ilişkileri ilan ettiler.
Niçin bizi kandırdılar? İnkâr ettikleri bir konuda bize neden umut verdiler?
Okyanustan körfeze kadar normalleşme ve yıkım var…