Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Gazze ile ilgili adım atılmadan İsrail’le anlaşma mümkün mü?” bir soru üzerine şunları söyledi:
Şartlarımız belli; özür, tazminat ve ambargonun kaldırılması. Ambargo noktasında “Türkiye üzerinden mallar, inşaat malzemeleri girebilir” dediler. Yazılı metni göreceğiz ki iş sağa sola sapmasın. Önem verdiğimiz başka husus Mescid-i Aksa’ya yönelik ihlallerin son bulması.
“İsrail, bölgede Türkiye gibi bir ülkeye muhtaçtır. Bizim de İsrail’e ihtiyacımızın olduğunu kabul etmemiz lazım.” Bu, bölgenin bir gerçeği. Karşılıklı samimiyet çerçevesinde bu adımları atmayı başarabilirsek, normalleşme beraberinde gelir. Filistin’deki kardeşlerimizi gözetmek durumundayız.
Böylelikle son zamanlarda yüksek sesle söylenen Türkiye-İsrail yönetimleri arasında yeniden dostluk ve işbirliği Türkiye Yönetimi tarafından en yüksek ağızdan tekrar doğrulanmış oldu.
Geçen günler içinde önce AKP sözcüsü Ömer Çelik “İsrail devleti ve halkı Türkiye’nin dostudur.” demişti. Sonra da Başbakan Yardımcısı Bülen Arınç “İsrail’e ihtiyacımız var.” açıklaması yapmıştı. Erdoğan da geçen günler içinde “Türkiye-İsrail yakınlaşması hayati önem taşıyor.” beyanatında bulunmuştu.
Tüm bu açıklamalar Kafir Rusya ile girilen sözde kriz, (sözde çünkü İsrail krizi bile görünenden farklı olduğu anlaşıldı) Korsan İsrail ilişkisine doğal gaz denklemi ile de Müslüman Türkiye halkına zorunlu bir gelişme gibi gösterildi.
Bu gerçekler Mavi Marmara ve One Minute “SAHNELERİNİN” kapandığı ve yine gerçek yüzlerin ortaya çıktığı anlamına geliyor. Zira Türkiye’nin sözde isteklerinin kabul gördüğü bir anlaşma bile Türkiye halkı ve İslam Dünyasınca asla kabul görmeyecektir.