AHMİÇİ KATLİAMI

16 Nisan 1993 günü, sabah ezanının okunması ile başlayan Hırvat saldırılarında 32’si kadın, 11’içocuk 116 Boşnak katledildi. Ahmiçi Katliamı kurbanları arasında, üç aylık bir bebek de bulunuyor.

Lahey’deki Eski Yugoslavya Uluslararası Ceza Mahkemesi, 1993 yılında Ahmiçi’de yaşananları “insanlığa karşı suç” olarak değerlendirerek, dönemin HVO komutanlarından Dario Kordiç 25 yıl hapse mahkum edilirken, Zoran Kupreşkiç, Miryan Kupreşkiç ve Vlatko Krupşeçkiç hakkında da 6 ila 10 yıl arasında hapis verilmişti. “Kupreşkiçler”, 2001 yılındaki kararla serbest kalırken, cezasının üçte ikisini tamamlayan Kordiç de geçen yıl hapisten çıkmıştı.

Mahkeme ayrıca, HVO bünyesindeki “Jokerler” isimli özel birliğin mensuplarından Miroslav Cicak hakkında 20, Paşko Lyubiçiç hakkında 8, Tihomir Blaşkiç hakkında da 9 yıl hapis cezası vermişti.

Ahmiçililerin birçoğu o gün ailesinden en az bir kişiyi kaybetti. Aradan geçen 22 yıla rağmen 116 kişiden 86’sının cesedine ulaşılırken, 30 kişinin cesedi ise hala bulunamadı. Abdullah Ahmiç, 1993 yılındaki katliamda anne ve babasının yanı sıra üç kız ve bir erkek kardeşini kaybetti. Asker olan diğer erkek kardeşi de savaşta şehit olan Abdullah, yapayalnız kaldı.

Babası Aliya ile birlikte, kurşuna dizilmek üzere evden çıkarıldıkları günü, dün gibi hatırladığını anlatan Ahmiç, sekiz kişilik ailenin hayatta kalan tek bireyi olduğunu söyledi. Katliam günü en ince detaylarına kadar aklına kazınan Ahmiç, o güne dair şunları kaydetti:

“Saldırılar sabah başlamış, askerler, evimizin etrafını sarmıştı. Hiçbir yere gidemezdik. Kapıya doğru ateş ediyorlardı. Babam ve ben askere seslenip ateş etmemelerini dışarı çıkacağımızı söyledik. Babam kapıyı açtı. Kapıda üniformalı iki asker duruyordu. Evin önüne çıkmamızı söylediler. Evin önüne çıktığımızda gece evin bodrumunda uyuyan erkek kardeşim Muris’in öldürüldüğünü gördük. Onun kurşuna dizildiği yere bizi de getirdiler. Önce babama ateş ettiler. Hemen orada can verdi. Bir adım attım. Askerlerden biri yaklaşık bir metreden yüzüme ateş etti. Kurşun yanağımı delip geçti. Bir an her şeyin bitmediğini hissettim. Yere düşüp ölmüş gibi davrandım. Tüm askerler gittikten sonra yakındaki yola kadar ulaşmayı başardım.”

Genç-yaşlı demeden herkesin öldürüldüğünü aktaran Huso Ahmiç, “Eşimi ve çocuklarımı Zenitsa’ya doğru uğurlayıp, anne-babam için geri döndüm. Köy kuşatma altındaydı. Köye giremedim. Sadece BM yetkilileri köye girebiliyordu. Onlar da girdiklerinde sadece cesetlerle karşılaştı” ifadesini kullandı.

Huso Ahmiç, Ahmiçi’deki evlerine 1998 yılında döndüğünü ifade ederek, evin bodrumundaki küllerin arasında çok sayıda kemik parçası ve diş bulduğunu söyledi. Ahmiçi’de yaşananların hiçbir zaman unutulmaması gerektiğini vurgulayan Huso Ahmiç, “Daha önce de savaşlar olmuştu ancak hiçbir zaman köy yakılmadı. Komşunun komşuya böyle bir şey yapabileceğini düşünmüyorduk” ifadesini kullandı.