Mısır Halkının İslami hassasiyetlerle sokakları doldurup Hüsnü Mübareği devirmesinden sonra yönetime gelen ve ABD’nin “Ilımlı” İslam akımının bir parçası olduğu belirtilen Mursi yönetiminin Siyonistlerle ilişki kurması ve İsrail’le ilişkileri kesmek yerine Atıf Salim’i elçi olarak ataması beklentilerle sonucun farklı olduğunu ortaya koydu. Ayrıca Diktatör Mübarek’in de Mursi döneminde o kadar katliam ve zulmüne rağmen neden idam edilmediği ayrı bir soru işareti olarak Müslümanların aklına yerleşti.
Yine Mursi döneminde İsrail’e gönderilen ve medyaya sızan 2 mektup (biri yeni elçi tayininde biri de İsrail ile ilişkilere ilişkin) ile Muhammed Mursi’nin mektupta Siyonist Peres’e aziz dostum demesi İslam Dünyasında büyük hayal kırıklığına neden oldu. İhvan içinden de tepkiler geldi ve İhvan üst düzey yetkililerinden Ahmed Hamravi, Mursi’nin Peres’e mektubunu “dini ve milli ihanet” olarak niteleyip İhvan’dan (Müslüman Kardeşlerden) istifa etti.
Halkın Devrimi ile alaşağı edilen Zalim Mübarek sonrası İsrail-Mısır ilişkileri ne olacak diye merak edilirken; ABD girişimleri ile Mursi döneminde de İsrail ile birçok alanda irtibatın olduğu ve görevi dolan büyükelçi yerine Mursi tarafından Atıf Salim’in atanmasının da bunun kanıtı olduğunu ortaya koydu. ABD ile sürekli “güven” tabanlı irtibat ve üst düzey ziyaretler soru işaretlerini daha da arttırdı.
Aynı şekilde Mursi tarafından göreve getirilen Sisi ve İhvan (Müslüman Kardeşler) tarafından da itiraf edilen Mursi dönemi ABD ile güven dolu yanlış ilişkiler Devrimci Müslüman Halkı hayal kırıklığına uğrattı. Ayrıca Mursi yönetimi Gazze politikasında ciddi bir değişim olmaması ve Mursi döneminde de Gazze’ye giden tünellerin yıkılması kafaları çokça karıştırdı.
Son olarak da Cuntacı Sisi’nin yönetimi ele geçirmesi ile Siyonist İsrail’in güvenlik harcamalarını azaltmasına neden oldu. Cuntacı Sisi açıktan Siyonist politikalar izlemeye ABD-İsrail hizmetine faaliyetler yürütmeye başladı. Gazze ablukasını Siyonistlerden daha sıkı hale getirdi ve Mursi döneminde de devam eden Gazze Tünellerinin yıkımına hız verdi.
Cuntacı Sisi Mursi döneminde İslam düşmanlarına gösterilmesi beklenen ama gösterilmeyen tepkiyi, İslami camiaya çok net gösterdi. Sina çölünde ayarlanmış olayları bahane ederek Gazze sınırında güvenlik şeridi oluşturuldu ve sonra bu iki katına çıkarıldı. Bu alandaki evler yıkılarak Gazze Müslümanlarına buralardan giden yardımlar engellenmeye çalışıldı.
Sonuç olarak yaşanan tüm bu gelişmeleri Siyonist İsrail’in ekmeğine yağ sürdü ve Gazze Ambargosunu daha da derinleştirdi. İsrail‘de yayın yapan The Marker gazetesinde yer alan bilgiye göre, İsrail’in Arap Baharı başlamadan önce savaş gideri 64 Milyar Şekel’di. The Marker gazetesi 2011 yılındaki rakamın 66 Milyar Şekel olduğundan da şüpheli olduklarını, zira bu giderlerin bir kısmının açıklanmadığını belirtiyor.
Mursi döneminde ilk baştaki korkularla İsrail’in güvenlik harcamalarının başlarda arttığı ancak Cuntacı Sisi’nin açıktan Siyonist politikasıyla İsrail savaş harcamaları tekrardan 62 Milyar Şekel’e düştüğü belirtildi. 2014 Gazze savaşında İsrail Güvenlik Bakanlığı, 7 milyarını Gazze için, 11 milyarı da Mısır ve Gazze dışındaki bazı harcamalar için olmak üzere 18 milyar Şekel daha ek takviye talep etti.
The Marker gazetesi 5 Mayıs Salı günü gazetede yer alan haberde, Mursi tarafından Orduda göreve getirilen Sisi odaklı yönetim olmasaydı harcamaların en az %40 oranında artacağını, ancak Sisi sayesinde İsrail’in ekonomisinin teminat altına alındığını ifade etti.