Suud Rejiminin görünürdeki öncülüğü ama ABD-İsrail gerçek öncülüğündeki saldırının asıl hedefinin Direniş Ekseninin-Cephesinin büyümesini ve güçlenmesini önlemek olduğu ortaya çıktı. Bugüne kadar Filistin-Karabağ-Arakan-Bosna-Çeçenistan için kılını bile kıpırdatmayan Uşak Arap Rejimleri ve taraftarlarının asıl amacının ne olduğu; kimin hesabına kimle savaştıkları tekrardan günyüzüne çıktı.
ABD-İsrail uşağı Suudi Arabistan’ın tüm hedeflerine ulaştığını iddia ederek son verdiğini açıkladığı hava saldırılarının insani sonucu, kadın ve çocukların da içinde olduğu binlerce sivilin Siyonistvari şekilde katledilmesidir. Suud Rejiminin hava saldırılarının 27. Gününde Yemen Sağlık Bakanlığı Yetkilisi Temim eş-Şami, Suudilerin düzenlediği saldırılarda toplam ölü ve yaralı sayısının 3 bini aştığını söyledi.
En önemli siyasi sonuç ise Ensarullah öncülüğündeki Yemen Devrimci güçlerinin birçok kazanım elde etmesidir. Zira Yemen Devrimci Güçleri birçok kenti-eyaleti El-Kaideci teröristlerden temizleyerek kontrolü sağladı. Çatışmalarda teröristlere ağır zayiat verildi. Yemenli Mücahidler Suud topraklarında bile karşılık verdi ve Suud askeri karargahlarına baskınlar düzenleyip çok sayıda Suud Askerini öldürdü.
Müstefi ve Firari Mansur Hadi’nin tarafında olduğu, Siyanist-Emperyalist çevrelerce ilerlediği iddia edilen ve Suud Rejimi, körfez Ülkeleri ile ABD’nin direkt desteklediği; Türkiye ve Pakistan gibi ülkelerin de destek açıklamaları yaptıkları El-Kaide uzantılı sözde Sunni teröristler büyük kayıplar verdi. Böylece Dünya gözünde hunharca katledilen Yemen Halkının mazlumiyeti ancak Devriminin mukavemeti ortaya çıktı.
26 Mart’ta başlayan ve ‘Kararlılık Fırtınası’ adı verilen saldırılara Körfez İşbirliği Örgütü üyesi ülkelerin yanı sıra Mısır, Sudan, Türkiye ve Ürdün’ün de içinde bulunduğu 10 ülke destek vermişti ve karşılarındaki gücü küçük bir azınlık olarak tanımlıyorlardı ancak Yemen Halkının neredeyse tamamının desteklediği Yemen Devrimci Güçleri bu ülkelerin hepsine sivillerin katliamı dışında hava saldırısı ile hiçbir kazanım elde edemeyeceklerini gösterdi.
Dünya Halkları ve mazlumlar yine-yeniden-tekrardan hangi ülkelerin halkların katliamına taraftar olduğu, kimin haklı kimin haksız olduğu ve Ayağa Kalkmış mazlumların neler yapabileceğini gördü. Zalim-Zorba sistemlerin aynen sahiplerin Siyonizm gibi katliamdan başka bir mantığının olmadığını ve Hak Cephenin her zamanki gibi savaş taraftarı olmadığını ama savaştan da korkmadığını gösterdi.