Tayyip Erdoğan konuşmasında şunlara işaret etti:
İsrail ile görüşmeler uzun zamandır devam ediyor. Ben mayıs ayının sonuna doğru görüşmeler neticeye bağlanır diye düşünüyordum. Fakat bazı gelişmeler sebebiyle bir sarkma oldu.
Şu anda ilgili arkadaşlar bu işin takibini sürdürüyor. Bizim bu konudaki şartlarımız özür, tazminat, Gazze’ye ambargonun kaldırılması. Özür ve tazminatın ardından, ambargonun nasıl kaldırılacağının netleşmesini bekliyoruz.
Siyonist İsrail ile Türkiye doğal gaz ticaretini de kapsayan ilişkileri çok daha sıkılaştırma adına girişimlere devam ederken; Gazze söylemi üzerinden Müslüman Halkların dimağı yeni yalanlarla karıştırılmaya devam ediliyor.
Aynen Davos şovunda olduğu gibi ön temada Siyonist İsrail’e restler ve Gazze sloganları atılırken; Türkiye gibi yönetimler perde arkasında Siyonist İsrail’i Dünya’ya bağlayan ana arter olma konusunda da birbirleri ile yarışıyorlar.
Zira Siyonist İsrail zaten kendine ait olmayan Akdeniz Doğal gazını gasp ettiği gibi bunu Türkiye üzerinden Dünyaya pazarlama ihaneti, Müslüman Halklara sözde ambargo kalkacak yalanları ile kabullendirmeye çalışılıyor.
Ki Türkiye üzerinden Gazze’ye yapılacak yardımlara Siyonist İsrail’in müsaade etmesi Türkiye yönetimine ne kadar güvendiğinin bir göstergesi oluyor. Acaba Türkiye yöneticileri Siyonist İsrail’e bu kadar güven sağlayacak neler yaptılar ya da uzun süredir devam eden bu görüşmelerde neler konuşuldu tabi ki bunlar halkımızdan gizlenmeye devam ediyor.
Erdoğan konuşmasında ayrıca şunları belirtti:
Malum Gazze’de enerji, su sorunu var. Hastaneler, okullar, bunlarla ilgili inşaat malzemeleri gibi meseleler de var. İsrail tarafı gıda, inşaat malzemesi vesairenin Türkiye üzerinden Gazze’ye götürülmesine “evet” diyor.
Enerjiyi, Aşlot Limanı’na yanaştırılacak bir gemi ile çözüme kavuşturmayı önermiştik. Ama orası o gemiye uygun yer değilmiş. Bize farklı bir çözüm önerdiler. Biz, “O da olur ” dedik. Tabii yeni hükümetin bu hususlarda nasıl davranacağı da önemli. Liberman’ın Savunma Bakanlığı’na gelmesi bu durumu nasıl etkiler?
Bu cümleleri dinleyen ve safiyane duygulara sahip İslam Ümmetinin fertlerinin bir kısmı aynen Davos şovunda olduğu gibi büyük bir gelişmenin olacağı ve Filistin’de gerçek bir ferahlama olacağını umacaklar. Ancak tarih gene bu hayalleri boşa çıkaracak çünkü ne yazık ki Türkiye gibi yönetimler aslında gerçekten hiçbir İslami Hareketin ya da Devletin kendi ayakları üzerinde durmasını destekleyici adımlar atmamıştır.
Yaptıkları ve yapacakları sözde yardımlar da bu toplumları ya da devletleri daha da aciz düşürme ve kendilerine bağımlı kılma dışında bir sonuç doğurmayacaktır.
Türkiye yönetiminin Filistin politikalarının bir düzmece olduğunun en büyük göstergelerinden biri de halen daha bulunduğu konumu işgal etmeye devam eden ve bizzat kendi yetkililerinin ağzından Siyonist İsrail ile güvenlik işbirliğini sürdürdüklerini söyleyen Mahmud Abbas ile olan sıkı irtibatlarıdır.
Mahmud Abbas yönetimi seçimle iş başına gelen Hamas’a yetkilerini devretmeyen ve görev süresi bittiği halde yerini bırakmayan bir gasıp sistemin başında yer alıyor. Zaman içinde aynen Türkiye Yönetimi gibi Siyonist İsrail ile sözde barış görüşmeleri yaparak ihanetini pekiştiren Mahmud Abbas yönetimini Filistin Direnişi çok defa yaptıkları açıklamalarla Siyonistlerle irtibatını kesmesini istedi.
Ancak Mahmud Abbas ve ekibi bizzat para yardımı da olmak üzere özellikle Direniş Güçlerinin tutuklanması ve ifşa edilmesi vazifesini Siyonistler adına ve onlardan daha iyi bir şekilde yapmayı sürdürdü.
Böyle bir zeminde Türkiye’nin Mahmud Abbas ile olan sıkı ilişkisi diğer yönler unutulsa bile Türkiye için İslam Dünyası adına hata olarak yeter de artar.
Ki Türkiye Yönetiminin ikili oyunları yeni bir durum değildi ve yapmadık dedikleri bir çok şeyi gizlice yaptıklarını ve sonra da utanmadan yaptık demeyi kendilerine adet edinmiş bir yönetim tarzı ile muhatap olduğumuzu da unutmamak gerek.
Tüm bu söylenenleri Türkiye Yöneticilerinin bizzat kendi açıklamaları gün gibi ortaya koymakta olup bu gerçekleri görmek isteyenler için gündemi yüzeysel de olsa takip etmek ve sahiplendikleri tezat ve yalanları fark etmek her akıl sahibi insan için çok kolay olacaktır.