Senatöre göre, ABD’nin Ortadoğu’da karşı karşıya olduğu en büyük sorunlardan biri, potansiyel müttefikleri olan Suudi Arabistan ile Türkiye’nin, İran’dan gelen tehdidi IŞİD’e göre daha önemli görmesi. McCain, bu ülkelerin İran’ın bölgedeki artan etkisinden tedirgin olduğu görüşünde.

Peki, bu gerçekten öyle mi? İran gerçekten de 4 Arap ülkesinin başkentlerini kontrol altında mı tutuyor? Sputnik Persian’a konuşan İranlı Ortadoğu uzmanı ve İran’ın MehrNews haber ajansının Genel Yayın Yönetmeni Hasan Hanizade, konuyla ilgili şu değerlendirmede bulundu:

“John McCain’in radikal cumhuriyetçiler bloğunun parlak temsilcisi ve ABD Kongresi’nde Siyonist lobinin üyesi olduğu dikkate alındığında, İran’a karşı devamlı olumsuz ve önyargılı duruşu anlaşılıyor.

İran’ın Ortadoğu’daki çok istikrarlı ve etkili duruma sahip olmasının nedeni, ülkenin ABD politikasına karşın bölge halkları ile barışçıl işbirliği yolunu seçmesi. ABD, 11 Eylül 2001’den bu yana, Afganistan, Irak, Suriye ve Libya dahil bölge ülkesine karşı sadece saldırganlık, askeri güç ve genişleme siyasetini yürütüyor. Bu siyaset, Müslüman nüfusda ve bölgenin dışında olan birçok ülkede nefrete yol açtı. ABD, sivilleri yok ederek, kitlesel imha silahı kullanarak ve İsrail ile Suudi Arabistan’ın askeri genişlemelerine aktif destek vererek bölgedeki popülerliğini ve gücünü kaybetti. İran, ABD’nin bu siyasetine karşı çıkarak ABD ve müttefikleri tarafından askeri saldırıya uğrayan ülkelerde halkların sevgisini kazandı. ABD’nin gelecekte sadece bu bölgede değil, Asya’nın doğusunda da etkisini kaybedeceğinden şüphem yok. Nedeni, Washington’un işgalci politikasına halkların duyduğu ortak nefret. Bu nedenle İran’ın bölgedeki mevkii, komşu ülkelerin iç işlerine karışmadan de güçlü. İran, sadece bölgedeki Arap ülkelerinin değil, diğer ülkelerin de dostluğunu kazanmayı başardı.”