Türkiye yönetiminde olan AKP Hükumeti ve Erdoğan’ın verdiği özel izinler ile İncirlik Üstündeki Amerikan varlığı ve Silahlı İHA ve savaş uçağı sayıları arttırılmıştı.

Böylelikle Emperyalist Amerika’nın zaten önceden de olan varlığı Erdoğan ve Davutoğlu ile daha da pekişmiş oldu. Sözde IŞID saldırıları bahane edilerek getirilen mühimmatlar aslında İslam Dünyasını kan gölüne çevirmek için kullanılacaktı.

Bu bağlamda Türkiye’ye gelen ve uçuş halinde olan ABD’ye ait bir İHA’nın Türkiye’nin güneyinde teknik arza nedeniyle düştüğünü açıklandı.

Varlığını Siyonist İsrail’in muhafazasına adamış bir devlet olan Amerika’ya bu izinlerin verilmesi ve ülkemizde pervasızca hareket serbestisi sunulması bütünsel bakışla Siyonist İsrail’e sunulan hizmetler çerçevesine girmektedir.

Bu İHA’nın ne amaçla uçtuğu, nereye gittiği – nereden geldiği tam net değildi. Türkiye Halkı da bu süreçleri benimsemediği gibi bu gelişmelerin detayları da halkımızdan gizlenmeye devam ediliyor.

Emperyalist ABD Hava Kuvvetleri Avrupa Komutanlığı tarafından yapılan açıklamada Türkiye’nin güneyinde boş bir araziye düşen İHA’nın MQ-1 Perdatör tipi olduğu açıklandı.

ABD, İncirlik hava üssü başta olmak üzere Türkiye’nin güneyindeki üslerde çok sayıda askeri uçak ve İHA bulunduruyor.

Halihazırda ülkemizde onlarca NATO ve Amerika askeri üstü bulunmakta ve buralara değil halkımız, Türkiye Askeri bile girememektedir.

Türkiye Yöneticileri tarafından farklı etiketler ve partiler ağzıyla farklı zaman ve hükumetlerde ortaya atılan özgürlük, bağımsızlık, kahramanlık iddiaları aslında bu kirli gerçeklerin ardında kalmaktadır.

Müslüman halkların asırlardır damla damla kanlarıyla mühürlediği bu topraklar bu gün Sözde İslami yöneticiler tarafından halkımızdan gizli yapılan anlaşmalar ile Emperyalistlere peşkeş çekilmektedir.

Sadece Türkiye değil bir çok Müslüman ülkenin başındaki sözde İslami yönetimler İslam Dünyasına ihanet ederek topraklarını ve kapılarını ardına kadar Emperyalist ülkelere ve onların firmalarına gönüllü olarak açmaktalar.

Bu güne kadar bir mazlumun derdine derman olmayan, kanayan bir yaraya merhem olmamış; aksine akan her damla kanda payı olan ve mazlumları sömürmeyi kendine görev bilen bu Emperyalist-Siyonist cephenin devletlerine hizmet etmeyi kendilerine görev bilen bu yöneticiler hem HAK divanında hem de halkların divanında mahkum olmaktan kurtulamayacaktır.